- Amerika
- 04.07.2025 17:02
Amerika Ahıska Türkleri Meclisi Başkanı Tiyanşan Muradoğlu, gazetemiz muhabiri Efe Kılıç’a özel açıklamalarda bulundu. 1989 yılında çıkan olaylar sebebiyle Özbekistan’dan ayrılan Muradoğlu, “Büyük acıları unutmadık” dedi.
RÖPORTAJ / EFE KILIÇ - Amerika Ahıska Türkleri Meclisi Başkanı Tiyanşan Muradoğlu, gazetemiz muhabiri Efe Kılıç’a özel açıklamalarda bulundu. 1989 yılında çıkan olaylar sebebiyle Özbekistan’dan ayrılan Muradoğlu, “Büyük acıları unutmadık” dedi.
Tiyanşan Bey, bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Tiyanshan Muradoğlu Ahıskalı. 1953 yılında Özbekistan’da doğdum. 1989 yılına kadar orada yaşadım. O yıl çıkan olaylar sonrası ailemle birlikte Rusya’nın Krasnodar bölgesine göç ettik. Orada toplumumuzun haklarını savunmak için çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev aldım. 1994’te Vatan Derneği’ni kurdum, ardından 1997’de Krasnodar Ahıska Türkleri Derneği’ni kurarak başkanlığını yürüttüm. 2004 yılında mülteci programı kapsamında Amerika’ya yerleştik. O tarihten bu yana da Amerika’daki Ahıska Türklerinin örgütlü mücadelesi için çalışmaktayım.
Amerika’ya geliş süreciniz nasıl gerçekleşti?
Krasnodar’da uzun yıllar süren hak mücadelesi sonrası, Amerikan devleti ve Birleşmiş Milletler tarafından mülteci olarak kabul edildik. 2004 yılında ailemle birlikte ABD’ye göç ettim. İlk olarak Lancaster, Pennsylvania’ya yerleştik. Burada hem bireysel olarak hem de kurumsal düzeyde toplumumuzu örgütlemek adına girişimlerde bulundum.
Amerika’da ne tür sivil toplum faaliyetlerinde bulundunuz?
2005’te Lancaster şehrinde ilk Ahıska Türkleri Derneği'ni kurduk. Ardından 2015’te Ahıska Türkleri Federasyonu’nu kurduk. En büyük adım ise 2023 yılında Dayton şehrinde “Amerika Ahıska Türkleri Milli Meclisi”ni kurmak oldu. Bugün bu yapının başkanı olarak görev yapıyorum. Bu Meclis, Amerika’daki Ahıska Türklerinin en yüksek temsil organıdır.
Milli Meclis’in amacı nedir?
En temel amacımız, 1944’te Gürcistan’dan sürgün edilen halkımızın gasp edilen tüm haklarının iadesini sağlamak. Bu sadece hukuki bir mücadele değil, aynı zamanda tarihi, kültürel ve insani bir sorumluluktur. Bunun yanında, genç nesillerimize dinini, dilini, örf ve adetlerini unutturmadan, aidiyet bilinciyle yetişmelerini sağlamak da önceliklerimiz arasında.
Genç nesle yönelik çalışmalarınız neler?
Gençlerimiz için kültürel etkinlikler, dini eğitimler, tarih seminerleri ve Türkçe dil kursları düzenliyoruz. Aynı zamanda sosyal sorumluluk projeleriyle gençlerimizin Amerikan toplumuna entegre olurken kendi kimliğini koruyabilmesini önemsiyoruz.
Ahıska Türklerinin bugün Amerika’daki durumu nedir?
Ahıska Türkleri bugün ABD’nin birçok eyaletine dağılmış vaziyette. Ancak her şehirde ciddi bir birliktelik ve dayanışma arzusu mevcut. Sorunlarımız yok mu? Elbette var. Ama en büyük gücümüz, birbirimize olan bağlılığımız ve ortak geçmişimizdir. Bunun üzerine inşa ettiğimiz çatı kurumumuz olan Milli Meclis, bugün halkımızın sesi olmuştur.
Amerika’daki Türk toplumuyla ilişkileriniz nasıl?
Türk toplumuyla olan ilişkilerimiz karşılıklı saygı ve kardeşlik temelindedir. Biz Ahıskalılar olarak Türk milletinin bir parçasıyız. Amerika’daki Türk dernekleriyle zaman zaman ortak etkinliklerde yer alıyor, birlikte yürümeye özen gösteriyoruz. Daha fazla iş birliği, daha güçlü bir diaspora demektir.
ABD’deki siyasi ve diplomatik yapılarla diyalogunuz oldu mu?
Evet, çeşitli eyaletlerde yerel yetkililerle ve federal bazı kurumlarla temaslarımız oldu. Halkımızın sorunlarını, uyum sürecini ve kültürel kimliğini anlatan raporlar sunduk. Amacımız, hem Amerika’da hem uluslararası platformlarda halkımızın sesi olmak.
En büyük hayaliniz veya hedefiniz nedir?
En büyük hayalim, 1944’te sürgün edilen halkımızın, doğup büyüdüğü Gürcistan topraklarına dönme hakkını tekrar kazanmasıdır. Bunun için tüm diplomatik, hukuki ve toplumsal kanalları kullanarak mücadele etmeye devam edeceğim. Aynı zamanda gençlerimizin Amerikalı olurken Ahıskalı kalabilmesini sağlamak da bir diğer hedefimdir.
Türkiye son yıllarda diaspora politikalarını güçlendiriyor. Ancak Ahıskalı Türkler, Türkiye tarafından yeterince sahipleniliyor mu? Eksikler neler?
Türkiye bizim ana yurdumuz, gönlümüzün köküdür. Elbette son yıllarda diaspora politikalarında önemli adımlar atıldı. Bazı Ahıskalı ailelerin Türkiye’ye yerleştirilmesi, vatandaşlık süreçlerinin kolaylaştırılması gibi gelişmeler yaşandı. Ancak, yaşadığımız travmaların büyüklüğü göz önüne alındığında bu adımlar henüz yeterli düzeyde değil. Ahıskalıların Türkiye ile olan gönül bağı güçlüdür. Ancak bu bağın daha kurumsal bir sahiplenmeye dönüşmesi gerekiyor. Sürgünle elimizden alınan haklarımızın telafisi hem tarihi bir sorumluluk hem de kardeşlik hukukunun gereğidir.
Amerika’daki Türk sivil toplum kuruluşları Ahıskalıları temsil etmekte yeterli mi? Ahıskalılar bu yapılarda ne kadar söz sahibi?
Ne yazık ki, Amerika’daki bazı Türk sivil toplum kuruluşlarında Ahıskalıların temsiliyeti sınırlı kalmıştır. Oysa bizler bu toplumun ayrılmaz bir parçasıyız. Bazı yerlerde iş birliği ve ortaklıklar kurulsa da, genel anlamda Ahıskalıların bu yapılar içinde daha fazla söz sahibi olması gerekiyor. Çatı kuruluşlar daha kapsayıcı ve çoğulcu bir anlayışla hareket etmeli. Bizim önerimiz; Türk ve Ahıska sivil toplum yapılarının birbirini dışlamadan, eşitlik içinde birlikte üretmesi ve hareket etmesidir.
Türkiye, Amerika ve Özbekistan’a mesajınız nedir? Hangi ülke Ahıskalıların geleceğine gerçek anlamda katkı sunuyor?
Türkiye’ye çağrım, Ahıskalıların sadece geçmişin hatırası olarak değil, bugünün ve geleceğin bir parçası olarak görülmesidir. Vatandaşlık, eğitim, iskan ve kültürel aidiyet gibi konularda daha net ve uzun vadeli politikalar geliştirilmeli.
Amerika’ya ise minnet borcumuz var. Bizi mülteci olarak kabul etti, yerleştirdi, yaşama fırsatı verdi. Ancak buradaki yeni neslin kimliğini koruyabilmesi için kültürel destekler ve tanınma süreçleri de önemlidir.
Özbekistan’a ise tarihi bir mesajım var: 1989 olaylarıyla başlayan büyük acıları unutmadık. O yıllarda yaşadıklarımız, bir halkın kolektif hafızasına kazınmıştır. Ahıskalıların tekrar aynı acıları yaşamaması için tüm ülkelerin geçmişten ders çıkararak daha adil ve kapsayıcı politikalar izlemesi gerekiyor.
Son olarak Türkses Gazetesi okuyucularına bir mesajınız var mı?
Kimliğimize sahip çıkalım. Nerede yaşarsak yaşayalım, köklerimizi unutmayalım. Birlik oldukça güçlü oluruz. Diasporada yaşayan her Türk’ün, kendi tarihine ve toplumuna karşı sorumluluğu vardır. Türkses Gazetesi gibi yayınlar bu bilinci yaşatmada önemli bir rol oynuyor. Emeği geçen herkesi kutluyor, tüm okuyuculara selam ve saygılarımı sunuyorum.