.
Değerli Türkses Okurları,
Modern hayatın temposu, omurgamızı sessizce yıpratıyor. Boyun ve bel sağlığı artık sadece yaşlıların değil, gençlerin ve çocukların bile gündeminde. Özellikle duruş bozukluğu, günümüzün en yaygın ama en fazla ihmal edilen sağlık sorunu haline geldi. Çünkü duruş dediğimiz şey yalnızca görüntü değil, omurga, kas, damar ve sinir sisteminin bütünsel dengesidir.
Akıllı telefonlar, bilgisayar başında geçirilen uzun saatler, araba kullanırken öne eğilme ve masa başı işlerin artması, başın normalden çok daha fazla yük taşımasına yol açıyor. Baş, her bir santim öne eğildiğinde boyun omurlarına binen yük katlanarak artar. Bu nedenle genç yaşta başlayan duruş bozuklukları yıllar içinde kronik ağrılara, migren ataklarına, sinir sıkışmalarına ve hatta omurilik kanalında daralmaya kadar ilerleyebilir.
Duruş bozukluğu yalnızca kasları değil damarları ve sinirleri de etkiler. Boyun ve sırt kaslarının sürekli gergin olması, beyine giden kan akışının azalmasına ve baş dönmesi, konsantrasyon güçlüğü gibi şikayetlere yol açabilir. Aynı zamanda sinirler üzerindeki baskı artar ve kollarda uyuşma, ellerde güç kaybı veya yanma hissi ortaya çıkar.
Birçok kişi “boynum tutuldu”, “sırtım ağrıyor”, “kolum uyuşuyor” gibi şikayetleri geçici bir yorgunluk olarak görür. Oysa bunlar modern yaşamın bize sessizce gönderdiği uyarılardır. Özellikle duruş bozukluğu uzun süre devam ettiğinde omurganın yapısı değişir, diskler yıpranır ve fıtık riskleri artar. İlerleyen dönemlerde ameliyat gerektiren durumlar bile ortaya çıkabilir.
Ancak sevindirici bir gerçek var. Omurga sağlığında her zaman tek çare ameliyat değildir. Özellikle Amerika’da son yıllarda gelişen ameliyatsız omurga tedavileri hem hızlı iyileşme sağlar hem de kişinin günlük yaşamına dönüşünü kolaylaştırır. Bu tedaviler, ağrının kaynağına odaklanır ve omurga üzerindeki baskıyı azaltarak sinirlerin rahatlamasını sağlar.
Ultrason ve floroskopi eşliğinde yapılan sinir blokajları, epidural enjeksiyonlar, faset eklem tedavileri ve sinir kökü hedeflemeleri kronik ağrılarda etkili çözümler sunar. Bu yöntemler omurga cerrahisine alternatif değildir. Doğru seçilmiş hastalarda ameliyat ihtiyacını ortadan kaldıran bilimsel yöntemlerdir. Özellikle disk kaynaklı ağrılarda radyofrekans tedavisi ile sinirin ağrı iletim hatları düzenlenerek uzun süreli rahatlama sağlanabilir.
Ayrıca PRP ve kök hücre destekli rejeneratif uygulamalar da omurga sağlığında yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Bu tedaviler vücudun kendi iyileştirme gücünü kullanarak hasarlı dokuların onarımını hızlandırır. Özellikle sporcular, masa başı çalışanlar ve ağır işlerde çalışan göçmen işçiler için önemli bir seçenektir.
Duruş bozukluğu tedavinin yalnızca başlangıcıdır. Asıl süreç yaşam alışkanlıklarını düzenlemekle devam eder. Doğru oturuş, doğru yatış, uygun ergonomi, düzenli egzersiz ve özellikle boyun-sırt kaslarını güçlendiren basit hareketler omurga üzerindeki yükü azaltır. Yumuşak germe egzersizleri, kısa molalar, bilgisayar ekranının göz hizasında olması gibi küçük değişiklikler bile büyük fark yaratır.
Duruş bozuldukça ağrı artar, ağrı arttıkça duruş daha da bozulur. Bu bir kısır döngüdür. Döngüyü kırmanın yolu erken fark etmek ve profesyonel bir değerlendirme almaktır. Ağrıların kronikleşmesine izin vermemek hem yaşam kalitesini artırır hem de ileride ameliyat gerektirebilecek durumların önüne geçer.
Omurga sağlığı bütünsel bir süreçtir. Duruş, kas gücü, sinir sağlığı ve damar dolaşımı birbirine bağlıdır. Bu nedenle her ağrı yalnızca bir ağrı değil, vücudun “beni ihmal etme” mesajıdır. Sağlıklı duruş güçlü bir yaşam demektir. Sağlıklı omurga ise hem bedenin hem zihnin ayakta kalmasıdır.
Sağlıkla kalın.