.
Değerli Türkses Okurları,
Günümüzde kronik ağrı, sadece bedeni değil, aynı zamanda ruhu da yoran bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Sırt ağrısı, boyun tutulmaları, eklem sızıları veya sinir sıkışmalarından doğan rahatsızlıklar, çoğu kez “geçer” denilerek erteleniyor. Oysa bu ağrılar, zamanında ve doğru tedavi edilmediğinde hem yaşam kalitesini hem de iş gücünü ciddi biçimde etkiliyor.
Kronik ağrı, tıbbi tanım olarak üç aydan uzun süren ve hastanın günlük yaşamını kısıtlayan ağrı anlamına geliyor. Bu tür ağrılar, göçmen toplumda daha sık görülüyor çünkü inşaat, restoran ve temizlik gibi ağır işlerde çalışan bireyler vücutlarını fazlasıyla zorluyor. Basit görünen bel ağrısı zamanla ciddi bir sinir sıkışmasına veya omurga sorununa dönüşebiliyor. Kronik ağrı yalnızca fiziksel bir rahatsızlık değildir. İnsanlar ağrı çekerken uyku bozukluğu, iştah kaybı ve depresyonla da karşı karşıya kalabiliyor. Uzun süreli ağrı yaşayan bireylerde ruhsal tükenmişlik çok sık görülüyor. Bu yüzden günümüzde ağrı tedavisi, sadece iğne yapmakla sınırlı değil, psikolojik destek, fizyoterapi ve girişimsel yöntemleri birleştiren çok yönlü bir yaklaşım gerekiyor.
Sinir sıkışmaları, kronik ağrının en önemli nedenlerinden biri. Özellikle bel bölgesinde görülen “lomber radikülopati” ve halk arasında bilinen adıyla “siyatik”, kişinin hareket kabiliyetini ciddi şekilde kısıtlıyor. Ellerde uyuşma ve güç kaybına yol açan karpal tünel sendromu da aynı şekilde iş yaşamını zora sokuyor. Bu tür rahatsızlıklar ilerlemeden, erken tanı ile kontrol altına alınmalı.
Teknolojideki gelişmeler sayesinde artık sinir sıkışmalarını tedavi etmek için büyük ameliyatlara gerek kalmıyor. Epidural enjeksiyonlar, sinir blokları ve radyofrekans ablasyon gibi minimal invaziv yöntemler, kısa sürede uygulanabiliyor ve hasta aynı gün evine dönebiliyor. Bu tür girişimler, özellikle cerrahiden korkan veya ameliyat riski yüksek olan hastalar için büyük bir umut ışığı. Radyofrekans ablasyon tekniği, sinir uçlarının ağrı iletimini engelleyen bir yöntem olarak öne çıkıyor. Bu işlem sırasında ağrıya yol açan sinir bölgesi radyofrekans enerjisiyle hedefleniyor ve sinirden gelen ağrı sinyali kesiliyor. İşlem lokal anestezi altında yapılabiliyor ve hastalar kısa sürede günlük yaşamlarına geri dönebiliyor.
Kronik ağrı tedavisinde devrim niteliğinde bir başka gelişme ise omurilik ve sinir stimülatörleri. Bu küçük, implante edilebilir cihazlar sayesinde omurilik veya sinir kökleri elektriksel uyarılarla düzenleniyor ve ağrı algısı beyne ulaşmadan bloke ediliyor. Uzun yıllar boyunca geçmeyen ağrılarla yaşamak zorunda kalan pek çok hasta, bu cihazlarla yeniden aktif bir hayata kavuşabiliyor. Omurilik stimülatörleri özellikle “başarısız sırt ameliyatı sendromu” yaşayan hastalarda tercih ediliyor. Bazı hastalar defalarca ameliyat olsa da ağrılarından kurtulamıyor. İşte bu noktada stimülatör tedavisi devreye giriyor ve daha önce umut kesilmiş vakalarda bile yüz güldüren sonuçlar alınabiliyor.
Başarısız ameliyat sonrası ağrı sendromları yalnızca sırt bölgesinde değil, boyun cerrahilerinden sonra da görülebiliyor. Servikal bölgeye yapılan operasyonlardan sonra sinirlerde kalıcı hasar veya yapışıklıklar gelişebiliyor. Bu durum, hastaların “neden bunca ameliyat oldum ama hala ağrım geçmiyor?” sorusunu sormalarına yol açıyor. Modern ağrı tıbbı, bu çaresizlik duygusuna karşı alternatif yollar sunuyor. Kronik ağrının yönetiminde en önemli adım, hastayı sadece “ağrısı olan kişi” olarak değil, bütüncül bir birey olarak ele almak. Dr. Semih Güngör’ün de vurguladığı gibi, her hastanın durumu kendine özgüdür ve kişiye özel tedavi planı yapılmalıdır. Kimisi için fizyoterapi ön plandayken, kimisi için girişimsel teknikler ya da psikolojik destek daha faydalı olabilir.
Göçmen toplumda kronik ağrıyla yaşayan birçok insan, dil engeli, sigorta sorunları veya “ameliyattan başka çare yok” inancı yüzünden doğru tedaviye ulaşamıyor. Oysa modern ağrı tıbbı, ameliyat dışındaki seçenekleriyle hem hızlı hem de güvenilir çözümler sunuyor. Burada en önemli nokta, hastaların bilinçlenmesi ve zaman kaybetmeden uzman hekimlere başvurması.
Sonuç olarak kronik ağrı, kader değildir. Günümüzde uygulanan sinir blokları, radyofrekans ablasyon, omurilik stimülatörleri ve multidisipliner tedavi protokolleri sayesinde, yıllardır ağrı ile yaşayan hastalar yeniden işine dönebiliyor, sevdikleriyle aktif bir hayat sürdürebiliyor. Ağrıya teslim olmak yerine modern tıbbın sunduğu çözümlerden faydalanmak, hem beden hem de ruh sağlığı için atılacak en doğru adımdır.
Sağlıklı kalın.