Üzerinden uzun yıllar geçmiş olmasına ve dönemin Osmanlı belgelerinin büyük bir çoğunluğu yayınlanmış olmasına rağmen, kendi yazdıklarının dışında hiçbir şeye inanmamayı tercih eden Ermeni milliyetçilerinin, batılı toplumlar özellikle dönemin İtilâf Devletleri olarak anılan ülkelerin kamuoyunda (İngiltere, Fransa, Rusya ve daha sonra ABD’nin de dahil olduğu Müttefik Devletler topluluğu) I. Dünya Savaşı yıllarındaki yoğun propagandanın ortaya çıkardığı Türk aleyhtarı havayı ustaca kullanarak geliştirdikleri “Ermeni Katliamı” iddialarına kısaca dokunmakta fayda vardır. Zira, bu hakikatlere ters iddialar hem hiç layık olmadığı halde Türk milletini rencide etmekte ve hem de önemli bir kısmı Türkiye’den veya Osmanlı döneminde Türkiye sınırları içinde bulunan topraklardan göç ederek bu günkü Ermeni Diasporasını oluşturan ancak Taşnakçıların propagandalarının etkisindeki kuşakların Türkiye ve Türkler hakkındaki son derece olumsuz tavırlarına yol açmaktadır. Daha da ilginci 1960’lı yılların sonlarından başlayarak geleneksel Ermeni tedhiş metotlarıyla yeniden gündeme getirilen bu iddiaların, yeni Türk kuşaklarının kafasını bulandırmış olmasıdır.
Osmanlı “millet sistemi” içinde 1876’ya kadar istisnasız bütün gözlemcilerin ifade ettikleri gibi imparatorluğun en sadık gayrı müslim tebaasını oluşturmaktaydılar. Osmanlı devletinin zayıflamasıyla birlikte, Batılı Büyük Güçler’in takip ettikleri Türkleri Avrupa ve Anadolu’daki topraklarından çıkararak