.
Robert Kolej kurulup öğrenci alarak eğitime başlayınca, Türk Amerikan ilişkileri çok farklı bir safhaya girdi. Bu konuda en önemli kaynak Hamlin’in hatıratıdır. Hamlin hatıratına, Osmanlı Devleti’nin kuruluşuyla başlar. 400 çadırlık bir aşiretten Osman Bey ile başlayan Orhan Bey'le şekillenen bu güçlü devletin kuruluşunun sağlamlığını ve bu beylerin kabiliyetlerinden ziyade İslam’a ve Selçuklu’dan tevarüs eden kurumsal yapıya bağlar. Hamlin’in tespiti son derece önemlidir. Hamlin özellikle modern ordusun teşekkülünde Orhan Bey'in kardeşi Alaeddin Bey’in çabalarını ve ileri görüşlülüğünü öne çıkarır. Fetih hareketlerinde, İslam’ın Gayr-i Müslim halka bağışladığı özgürlüklerin önemli ve müspet bir etki ettiğini vurgular.
İstanbul’un fethiyle Osmanlıların Gayr-ı Müslim tebaaya bahşettiği kurumsal özerkliklerden ve haklardan bahseder. Bu kısa tarihi süreçten sonra 1839'da kendisinin İstanbul’a geldiği Tanzimatlı yıllara gelir. Hamlin, bir yandan imparatorluğun düştüğü çıkmazlara işaret ederken, bu uygun ortamda Batılı devletlerin yardımlarıyla misyoner teşkilatların Osmanlı’nın Gayri Müslim tebaası üzerindeki çalışma ve planlarını bütün detaylarıyla hatıratından anlatır. Hamlin zaman zaman kişilerle ilgili özel anılarından da bahseder…
Hamlin özellikle Tanzimat ve Gülhane Hattı Hümayun’dan sonra Gayr-ı Müslim tebaanın bu hak ve özgürlüklerden faydalanarak ne tür faaliyetler içine girdiklerinin ipuçlarını vermekten de kaçınmaz. Bu dönemde çıkarılan yasalarla yabancılara verilen iktisadi imtiyazlarla yerli Türk sanayisinin nasıl çöktüğünü, sebeplerini de izah ederek anlatır. Teknolojiye dayalı sanayinin ülkeye getirilmesi için plansız bazı teşebbüslerin devleti milyonlarca lira nasıl zarara uğrattığını örnekleriyle izah ederek anlatır. II. Mahmud’un işlerin kötüye gittiğinin farkına varır, yabancı misyonerlerin devlet aleyhindeki faaliyetlerini önlemek için misyon şeflerinin bazılarını tutuklatır. Ancak II. Mahmud’un vefatı ile durum değişir. Abdülmecid’in tahta geçişi, İngilizlerin kontrolündeki Mustafa Reşid’in hem Sadrazam hem İngiltere Büyükelçisi olması, Gayr-ı Müslim tebaanın son derece rahat hareket etmesinin zeminini hazırladı. Hamlin, İngiltere başta olmak üzere yabancı ülkelerin Osmanlı coğrafyasında din hürriyeti üzerinde politika yapılmasını, yönetim üzerinde baskı için vazgeçilmez bir araç olarak gördüğünü tespit eder... Bu konuyu detaylandırarak anlatmaya devam edeceğim, saygılarımla!