. Güzel Şeylerin Yuvası: TADF’nin Bir Evi Olmalı - Gülay Aydemir

Güzel Şeylerin Yuvası: TADF’nin Bir Evi Olmalı


  • Oluşturulma Tarihi : 01.08.2025 12:28
  • Güncelleme Tarihi : 01.08.2025 12:28

Merhaba değerli Türk-Amerikalılar,

Kıymetli TÜRKSES okurları,

Bu köşede sizlerle ilk kez buluşmanın heyecanını yaşıyorum. Uzun yıllardır Türk Amerikan toplumunun kalbi niteliğindeki Federasyonumuz adına, sizlerle doğrudan konuşabilmek büyük bir mutluluk. Bu yazıyla sadece bir kurumun değil, bir gönül birliğinin sesine kulak verecek, geçmişin mirasını ve geleceğin hayalini birlikte paylaşacağız. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan biz Türkler için, geçmişten bugüne değişmeyen en kıymetli şeylerden biri; nerede olursak olalım, birbirimize tutunma isteğimizdir. Kimi zaman bir bayram sofrasında, kimi zaman çocuklarımızın sahneye çıktığı bir 23 Nisan kutlamasında, kimi zaman ise sokakları kırmızı beyaza boyadığımız Türk Günü Yürüyüşü’nde bir araya geldik. İşte bu birliği yıllardır canlı tutan, sayısız etkinlik ve organizasyonla Türk kimliğini Amerika’da yaşatan kurum: Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF)’dur.

TADF, 1956 yılında, gurbetteki Türklerin sesini daha gür çıkarabilmek için kuruldu. Bugün 60’tan fazla derneği bir araya getiren, 250’yi aşkın kardeş kuruluşa temas eden ve yaklaşık 1.250.000 Türk kökenli Amerikalıyı temsil eden bir yapıdan söz ediyoruz. Kuruluşundan bugüne kadar sayısız gönüllü, bu yapının çatısı altında canla başla çalıştı. Sadece törenler ve yürüyüşler değil; aynı zamanda eğitimden hukuka, kültürel mirastan sosyal yardıma kadar Türk toplumunun ihtiyaç duyduğu her alanda yol gösterici oldu.

Peki bu kadar köklü ve yaygın bir organizasyonun neden bir binası yok?

Bu, zaman zaman bize sorulan, cevabı ise tarihsel şartlarda gizli olan bir sorudur. TADF, uzun yıllar boyunca Türk Evi binasında, yani Türkiye Cumhuriyeti New York Başkonsolosluğu’nun bulunduğu binada hizmet verdi. Bu mekân, konumu itibarıyla hem görünürlük hem de resmiyet açısından önemli avantajlar sağlıyordu. O dönemde federasyonun mali gücü oldukça yerindeydi. Ancak o günün yöneticileri, “Nasıl olsa Türk Evi’ndeyiz, ayrı bir bina almamıza gerek yok” düşüncesiyle hareket etti. Açık konuşmak gerekirse, kimse bir gün o binadan çıkmak zorunda kalınacağını düşünmedi. Düşünemezdi de. Çünkü Türk Evi, o dönem federasyonun adeta kalesiydi. Ama zaman değişti. Koşullar farklılaştı. Ve bugün federasyonumuz, bir adrese sahip olmadan, deyim yerindeyse “evsiz” bir biçimde, tüm güzel şeyleri taşıdığı bir bavul gibi oradan oraya taşımak zorunda kalıyor. Şunu açıkça ifade etmek gerekir: Biz, artık bir yuvaya ihtiyacımız olduğunu görüyoruz. Fakat bu çağrı bir “bağış kampanyası” değil. Bu bir farkındalık çağrısıdır. Bu yazıyı okuyan her Türk-Amerikalı, “Bizim böyle bir kurumumuz varsa, onun da bir evi olmalı,” duygusunu yüreğinde hissederse, inanın gerisi gelecektir.

Ben sizlere şu an bu yazıyla TADF’ye bir yer kazandırmak için bugün “kampanya başlatalım” demiyorum. Ama şunu söylüyorum: Bu köklü, itibarlı ve milletin öz değerleriyle şekillenmiş yapının bir adresi olmalı. Çünkü biz yerimiz olmadığında eksiliyoruz, ama birlikte olduğumuzda çoğalıyoruz. Federasyonumuz sadece bir organizasyon değil; gurbette büyüyen çocuklarımız için bir kültür köprüsü, Amerika’ya yeni adım atan vatandaşlarımız için bir rehber eğitim ve sosyal destek hizmetlerinin bir merkezidir. “Sağlık sistemini tanımasından, dil öğrenmesine “nereden ücretsiz İngilizce kursuna kayıt olunur gibi sorulara cevaplar sunan, sosyal güvenlik numarası edinmesinden, iş bulmasına ve hatta hukuki destek almasına kadar uzanan geniş bir yelpazede ücretsiz bilgi ve yönlendirme hizmeti sunan İnsanlarımıza yol gösteren, onları yalnız bırakmayan bir iradedir.

TADF manevi desteğe ihtiyacı olanlar için bir dayanak, toplum için ise ortak bir vicdan olmuştur. TADF, aynı zamanda bir danışma noktası, bir sığınak, bir dost elidir. Her yıl Mayıs ayında düzenlediğimiz Geleneksel New York Türk Günü Yürüyüşü gibi gurur verici organizasyonları 42 yıldır hiç aksatmadan, her yıl daha da büyüterek gerçekleştirmiştir. NY Türk Günü Yürüyüşü ve Festivali, sadece bir gösteri değil; bir tarihin, bir hafızanın ve bir duruşun sembolüdür. İlk kez, ASALA terör örgütü tarafından şehit edilen diplomatlarımızı anmak amacıyla düzenlenen bu yürüyüş, yıllar içinde coşkulu bir bayrama dönüştü. Türk bayrağının gökyüzünü kapladığı o anlarda, yaşlısı genciyle Amerika’da yaşayan her Türk, bu topraklarda kendini daha güçlü, daha görünür, daha onurlu hissetmiştir.

TADF bu gururun mimarıdır.

Federasyonumuz ayrıca; 23 Nisan’da çocuklarımızın Türkçe şarkılarla sahne aldığı, Amerika da bizler gibi diğer yabancı ülkeleri temsil eden minik dostlarımızla el ele verdiği uluslararası çocuk şenlikleri düzenler. 18 Mart, 30 Ağustos, 29 Ekim ve 10 Kasım gibi milli günlerde törenler, balolar ve anma programları organize eder. Uygur Türklerinden Hocalı şehitlerine kadar Türk dünyasındaki acılara ses veren mitingler ve dayanışma etkinlikleri yapar. Kadınlar Günü’nde kadınların sesini yükselten, eğitim seminerleriyle gençlerimizi bilinçlendiren konferanslara ev sahipliği yapar. Federasyonumuzun organize ettiği 23 Nisan, 30 Ağustos, 29 Ekim, 10 Kasım, 18 Mart, 8 Mart gibi milli gün ve anma etkinlikleri, sadece bir takvim ritüeli değil; Türk kültürünü Amerika’da yaşatmanın, yaşatırken de yüceltmenin adı olmuştur. Özellikle çocuklarımız için düzenlediğimiz 23 Nisan etkinliklerine 300’ü aşkın katılım, geleceğimizin ne kadar sağlam temeller üzerinde yükseldiğinin işaretidir.

Tüm bunları yapan bir federasyonun hâlâ bir salonunun, bir mutfağının, bir sahnesinin, bir masasının olmaması, bizim için yalnızca bir lojistik eksiklik değil; bir yürek yarasıdır.

Bir Hayal Değil, Gerçek Olabilir!

Bugün bu yazıyı okuyan herkesin gözlerinin önünde şu hayali canlandırmasını isterim:
New York’un merkezine yakın, tarihi dokusu olan eski bir kilise binası ya da fabrika… İçine en az 200-300 kişi rahatlıkla sığıyor. Üzerinde ay-yıldızlı bayrağımız, kapısında “Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu” yazıyor. İçeride çocuklarımız 23 Nisan hazırlığında, mutfakta kadınlarımız Türk yemekleri yapıyor, bir odada gençler İngilizce dersi alıyor, diğer tarafta yaşlılar çay sohbetinde.
Üye derneklerimiz etkinliklerinin çoğunu bu binada gerçekleştiriyorlar. Okulu olan derneklerimiz kira ödeyerek başka binalarda değil, ücretsiz olarak federasyon binasında gurbette büyüyen çocuklarımıza Türkçe eğitim veriyorlar. Ve biz, bir ziyaretçiye artık başımızı öne eğmeden, gururla bir adres veriyoruz. İşte biz bu hayalin peşindeyiz. Ve biliyoruz ki, bu yazıyı okuyanlar da artık bu hayalin bir parçası olacaklar. Belki sessizce bir tuğla koyacaklar o yapının temeline, belki bir dostlarını bilgilendirecekler. Ama en önemlisi, bu hissi içlerinde duyacaklar:
“Bu bizim evimiz olacak.”

Bugün TADF’nin varlığı, sadece geçmişin değil; geleceğin de teminatıdır. Ve biz bu geleceği, ancak sizlerin omuz omuza verdiği bir dayanışmayla inşa edebiliriz. Türk Günü’nü var eden, çocuklarımıza Türkçe şarkılar söyleten, bayrağımızı göklerde dalgalandıran bu kurum; yalnız kalmamalı. Çünkü TADF sadece bir federasyon değil, biziz. Ve biz birlikte daha güçlüyüz.

Güzel Şeylerin Yuvası: TADF’nin Bir Evi Olmalı
Gülay Aydemir
Yazarımız Kim ?

Gülay Aydemir